İnancın Hayatımızdaki Yeri…
İnancın Hayatımızdaki Yeri…
İnsanları insan yapan belkim sultan yapan inanctır onu takip eden ibadetler ve dualardır .
Sabırla şükür arasında takip edilen hayat süreci herkes için önem arz eder
Her insan hangi inanca dine sahip olursa olsun inancının dininin gerektirmiş olduğu kuralları yerine getirmedikten sonra huzur ve mutluluk sistemini elde edemez.
İnsanlar olarak imtihan sürecimiz devam ediyor kulluk bilinci yaşantı ve inancı takip etme yanlısı doğrudan ayırt etme nefsani ve şeytani duygu ve düşüncelerden uzak hayat serüveninin hayat yansıması ilahi sistemin mahlukata neleri emretmişse ona göre hareket edilmesi doğru olandır.
İnanç ibadet dualar bağlantıları kuranda ayetlerle hatırlatılarak insanlar için düzenli hayat takibine vurgu yapılarak ikazlar edilmekte çünkü islam öncesi inanç sistemini yaşayanların düzenli veya düzensiz ibadetli veya ibadetsiz ömrün tüketilerek zamanın yasanması inanci doğru anlayıp yaşayanların kazandıklarını tersini yapanların kaybettiğini islam inancı bizlere hatırlatmaktadır.
Ayet:“Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.” Zâriyât suresi,56
İbadet lafzı, kişinin ilah olarak benimsediği varlığa yönelttiği saygı davranışı ve dinî buyruklarını yerine getirmesi anlamına gelmektedir. İbadet kavramının, günlük kullandığımız dildeki akla gelen ilk karşılıklarından birisi pratik amellerimizdir. İbadetin dar anlamındaki karşılığı olan namaz, oruç, hac, zekât gibi ameller, bütün dinlerde mevcut olan işte bu amellerdir. Elbette İslam’ın bünyesinde önemli bir yer tutan bu çeşit ibadetlerin yanında, bir de kulluk olarak niteleyebileceğimiz geniş anlamdaki bir ibadet anlayışı mevcuttur. Bu da bizatihi hayatın her alanına nüfuz eden bir kulluk anlayışı olması hasebiyle, İslam’ın alamet-i farikası olarak görülmektedir.
Bir Müslüman hayat nimetini, kulluk görevinin ifası için bir fırsat olarak görmelidir. Ayet:“De ki: ‘Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. En’âm suresi,162
Hayatın her türlü hâl ve koşullarında insan kulluk bilincinin dışında hareket etmemeli ve geçici hevesler peşinde koşan bir hayat sürmemelidir. Yaşadığı hayatın tamamını kendine verilmiş bir emanet olarak görmeli, Allah’ın kendisini bir gün bu emanetlerden hesaba çekeceği bilinciyle hareket etmelidir.